21.YY BALKAN BARIŞINA TİKA VURGUSU 01.11.2013

Eserlerimizle, ortak geleneğimiz, kelimelerimizle, göçmenlerimizle geçmişimizin yattığı, dostlukla, kardeşlikle, işbirliğiyle geleceğimizin şekilleneceği coğrafya, Avrupa’ya açılan kapımız: Balkanlar. 20. yy’ın kilit bölgelerinden olan bölgenin stratejik öneminin en talihsiz yansıması da şüphesiz 20. Yüzyıla savaşla başlayıp yine bu yüzyılı savaşla bitirmiş olmasıdır. Yüzyılın başlarında Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı’nı topraklarında çok ağır bir şekilde yaşayan Balkanlar, yüzyılın sonunda ise Yugoslavya’nın parçalanmasında meydana gelen Hırvat, Bosna ve Kosova savaşlarıyla kan gölüne dönmüştür. İki dünya savaşının ve Balkan savaşlarının doğal sonucu olarak bölgede göçler, sınır değişiklikleri ve dolayısıyla acılar kaçınılmaz olmuş, Balkan halkının zihninde yıkık dökük hatıralar bırakmıştır.

Balkanlar, Osmanlı İmparatorluğu için sıradan toprak parçasından çok daha ötede ekonomik, siyasi, askeri kaynak olarak da önem arz etmektedir. 15.yy’dan sonra Eflak’ın eti, Tuna nehrinin balığı, bölgenin tarım ve hayvancılık potansiyeli, tahılı, Selanik, Saraybosna gibi şehirlerin ticareti ve Avrupa’ya açılan kültür köprüsü olmasıyla ekonomik, bölgeden çıkan 60’a yakın Türk olmayan sadrazam bulunmasıyla siyasi, bölgeden çıkan yeniçerilerle askeri kaynak sağlamıştır. İmparatorluk için bu denli değerli toprakların elden çıkması şüphesiz imparatorluğun da sonunu yaklaştırmış ve sonunda tüketmiştir.

Osmanlı’nın bölgeye hâkim olduğu yaklaşık 550 yıllık süre boyunca yaptığı hizmetler, Balkanlar ve Türkiye arasında ebedi bir komşuluk akrabalık ilişkisinin doğmasına sebep olmuştur. Bu süre zarfında Müslümanlar, Hristiyanlar barış içinde bir arada yaşayabilmiştir. Zaman içinde Yahudilerin de bulundukları coğrafyada zulüm görünce barışla yaşanan bu topraklara gelmesi bölgeye hâkim olan hoşgörü ortamının en açık kanıtıdır. Fakat bu süreç kendiliğinden gelişmemiştir. Osmanlı’daki “Millet Sistemi” nin farklı kitlelerin dinini devlet yasalarına aykırı olmadan özgürce yaşayabilmeleri konusunda dini otoritelere verdiği yetkilerin, yaşam tarzına duyulan saygının sonucudur bu. Bu yaşam tarzı Balkanları Batı Avrupa’dan farklı kılmış, bölgeye karşı Oryantalist bakış açısının gelişmesine sebep olmuştur. Bizim için “Batı”nın başlangıcı olan, Avrupa’ya giden yol Balkanlar Batı Avrupalılar için “Doğu”, Balkanlardır. Bölgeye olan bakışımızın farkını üretilen Balkanizasyon teriminden de çıkarabiliriz. Balkanizasyon, bu terimi üretenler için parçalanma ve bölümlere ayrılma manasında kullanılırken, o topraklarda hala köklerimiz bulunduğundan, diktiğimiz ağaçlar yaşadığından, yaptığımız eserler ayakta durduğundan, orada yaşayan her insan hala bizim komşumuz olduğundan bizim için Balkanizasyon demek kardeşlik demek, bir arada yaşamak demektir.

Türk Dış Politikasında Balkanlar

Türkiye dış politikada “Bölgesel Sahiplenme” ve “Kapsayıcılık” ilkelerini Balkan politikasının temel ilkeleri olarak belirlemiş, üst düzeyli siyasi diyalog, herkes için güvenlik, azami ekonomik entegrasyon ve bölgedeki çok etnikli, çok kültürlü çok dinli toplumsal yapıların muhafazasını temel amaç edinmiştir. Türkiye’nin dış politikasında ve TİKA’nın proje önceliklerinde bu felsefe benimsenmiştir.

Türkiye olarak attığımız adımlar da Balkanlar konusundaki görüşlerimizin hamasetten uzak gerçekçi adımlar olduğunu göstermiştir. Türkiye’nin kurucu üyeler arasında yer aldığı Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci (GDAÜ) bölgeden kaynaklanan tek işbirliği platformu olma özelliğine sahip siyasi bir oluşumdur. Oluşumun en büyük amacı bölge içinde güven ve istikrarın tesis edilmesi olup bölgenin geleceğine en iyi katkıyı ancak Balkan ülkelerinin yapacağı inancından yola çıkılmıştır. Mayıs 2013’te Makedonya’da düzenlenen son Dışişleri Bakanlığı toplantısında bu toplantıların geçmişin mirasını geride bırakarak, gelecekte karşılaşılabilecek sorunları çözmeye yönelik yollar bulunmasında ülkelere oldukça yarar sağlayacağı ve Balkan ülkelerinin ortak bir vizyona sahip olması gerektiği vurgulanmıştır. Ayrıca toplantıda Türkiye adına,  hoşgörü ve barış içinde bir arada yaşamanın daha da ileri bir seviyeye taşınması ve ekonominin her alanındaki dinamizm içinde Balkanların Avrupa’nın motoru olmayı hak ettiği belirtilmiş, Türkiye’nin Balkan vizyonunun, bölgedeki bütün ülkeleri ortak çabalar çerçevesinde, AB ve NATO şemsiyesi altına birleştirmek olduğu ve Türkiye’nin bunun er ya da geç gerçekleşeceğine yürekten inandığı ifade edilmiştir.

Bu çerçevede Üçlü Zirve Toplantıları yapılmış ve bu toplantılarda ülkelerin komşularıyla barış süreçlerinin hızlandırılması, var olan problemlere çözümler üretilmesi, bölgesel işbirliğinin arttırılması, ekonomik ve ticari ilişkilere ivme kazandırılması ve kültür miraslarının karşılıklı korunması gibi birçok konuda üst düzey görüşmeler yapılıp ilerleme sağlanmaya çalışılmıştır. Üçlü Zirve Toplantılarının en sonuncusu Türkiye, Bosna-Hersek ve Sırbistan arasında olup 15 Mayıs 2013’te Türkiye’de gerçekleştirilmiştir. Bu zirvede AB’ye bütünleşme süreci desteklenmiş ve tecrübelerin paylaşımı noktasında taahhütlerin altı çizilmiş, kültür mirasının karşılıklı olarak korunması ve bu alanda çeşitli forumlarda işbirliği yapılmasına karar verilmiş, ekonomik işbirliği ve ticaretin yoğunlaştırılması gibi birçok konuda ilerlemeler kaydedilmiştir. Ayrıca Bosna Hersek, Hırvatistan, Türkiye arasında da  üçlü zirve yapılmıştır ve ülkelerin ortak geleceğine ilişkin önemli konular görüşülmüştür.

TİKA olarak amacımız bir dönemler huzur içinde bir arada yaşayabilmiş Balkan halkının tekrar eski barış ve hoşgörü sürecine dönüşüne katkı sağlamak, sayısız bağlarımızın mevcut olduğu farklı dinden ve etnisiteden oluşan Balkan topluluklarının birlik ruhunu ve bir arada yaşayabilme güdüsünü tekrar geliştirecek faaliyetlerde bulunmaktır. Kanlı yüzyılın izlerini işbirliğiyle, ayrım yapmadan bölge insanını kucaklayarak silmektir. Bu sebeple bölgenin önemli merkezleri olan Tiran, Saraybosna, Podgoritsa, Priştine ve Üsküp’te yoğun bir şekilde faaliyet gösteren Program Koordinasyon Ofisleri kurulmuştur.

Program Koordinasyon Ofisleri her yıl onlarca proje gerçekleştirmekte olup Balkanlarda Türkiye hikâyesinin baştan yazılmasını sağlamış, Balkanlar halkı tarafından beklenen, özlenen aktör olarak nitelendirilmiştir.

Balkanların Türk ve İslam coğrafyası için ayrı bir önemi de büyük manevi önderlerin bu bölgede hizmet etmesi ve Hristiyanlarla Müslümanların birlikte yaşayabilme ve hoşgörü güdüsünün gelişimine katkı sağlamasıdır. Osmanlı döneminde kurulan tekkeler bildiğimiz tekkelerden farklıdır ve bölgede hoşgörünün tesisi için de çalışmaları olmuştur. Geçmişte Müslüman toplumla Hristiyan toplum arasındaki bu barışın tesisinde Sarı Saltuk, Odman Baba gibi dervişlerin İslam anlayışının yeri çok önemlidir. Bu dervişlerin Balkan coğrafyasında ve Anadolu’nun farklı yerlerinde türbelerinin olması da değerlerinin göstergesi olmuştur. Bizim de TİKA olarak izlediğimiz yol bu dervişlerin yollarından farksızdır. Hoşgörü, yardımlaşma, birlikte yaşayıp birlikte kalkınma temel değerlerimiz olmuştur. Bu çerçevede TİKA’nın yaptığı faaliyetleri aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:

Arnavutluk

Arnavutluk’ta kalkınma yardımları envanterinin tutulması ve raporlanması görevinden sorumlu olan ve Arnavutluk Cumhuriyeti Başbakanlığı’na bağlı olarak faaliyetlerini sürdüren Arnavutluk Donör Strateji ve Koordinasyon Birimi’nin 2013 yılının Nisan ayında yayınlanan verilerine göre, TİKA 2012 yılında sektörel çeşitlilik ve projelerin farklı bölgelere dağılımı açısından Arnavutluk'ta faaliyet gösteren donörler arasında ilk sırada yer almaktadır.

Arnavutluk Başbakanı SaliBerisha’nın TİKA’nın bir donör kuruluştan ziyade gerçek bir dost olarak görüldüğünü dile getirmesi de çalışmalarımızın halktan yöneticilere her kesimin gözünde etkin ve samimi yapıldığının göstergesidir. Yine Dışişleri Bakanı AldoBumçi, TİKA’nın tamamladığı bir projenin açılışında donör kuruluşlar arasında TİKA’nın ülkedeki en hızlı faaliyet gösteren kuruluş olduğunu dile getirmiştir.

TİKA ülkenin altyapısını her sektörde geliştirmeye çalışmış, görünürlük kaygısından uzak olduğunu her alana katkı sağlama isteğiyle göstermiştir. Eğitim alanında, sağlık alanında, tarım ve hayvancılık alanında sayısız projeler gerçekleştirilmiştir. Bunun yanında Arnavutluk’ta atalarımızdan insanlığa miras kalan eserlerin restorasyonu gerçekleştirilmeye devam edilmektedir. TİKA’nın bu mirası salt Osmanlı mirası olarak değil insanlığa değer addeden her tarihi miras olarak algıladığını ise 2013 yılında Arnavutluk Arkeolojik Hizmetler Ajansı’na yapılan teknik altyapı destekleri göstermiştir.

Arnavutluk’la süregelen dostane ilişkimizde şüphesiz yapılan bu altyapı yatırımlarının ülke dış politikasına yaptığı etki kaçınılmazdır. Avrupa Birliği’ne şartlı aday statüsünde bulunan Arnavutluk’un Haziran 2013’teki genel seçimleri daha demokratik ve modern bir ortamda yapabilmesi için Arnavutluk Yüksek Seçim Kurulu’na teknik destek sağlayan tek donör kuruluş TİKA olmuştur. Teknik ve altyapısal destek sağlanması yerine Arnavutluk’un uluslararası standartlara uygun adil ve şeffaf bir seçim gerçekleştiremeyeceğine ilişkin kaygıların uluslararası kuruluşlar tarafından sürekli vurgulanması ve yapılması gerekenlere ilişkin müdahaleci söylemin Arnavutluk halkında tepki ve rahatsızlık yarattığı bir ortamda, TİKA tarafından seçim sürecine ilişkin sağlanan somut teknik destek büyük takdir ve beğeni toplamıştır.

Başkanlığımız ve UNDP Arnavutluk Ofisi işbirliğinde 2013 yılının Mayıs ayında gerçekleştirilen “Arnavutluk’un tek Kadın Sığınma Evi’ne Bahçe Düzenlenmesi, Hobi Bahçeleri, Spor Alanları ve Çocuk Parkı Kurulumu Projesi” için UNDP Arnavutluk ofisi tarafından İngilizce bir tanıtım filmi hazırlanmış olup, filmin DVD’si Arnavutluk’ta ve diğer Balkan ülkelerinde ilgili yerel kuruluşlar ile UNDP, UN Women, UNICEF ve AB temsilciliklerine örnek proje olarak dağıtılmaktadır. Proje ayrıca, Birleşmiş Milletler kanalıyla tüm dünyaya tanıtılacak ve UNDP’nin kadına karşı şiddetle mücadeleye yönelik hazırlamakta olduğu ve dünyada genelinde yayınlanacak olan belgeselde de yer alacaktır.

Bosna Hersek

O meşum savaş henüz sonlanmadan Boşnak kardeşlerinin yanında yerini alan TİKA yüzlerce projeyle ülkenin dört bir yanını ayırt etmeksizin mamur etmek için çalışıyor. Yaralı kız kardeşinin acılarına ortak olmak, yaralarını sarmak, derdiyle dertlenmek için dört elle çalışıyor. Bosna ve Hersek dersine kutsal bir derse çalışır gibi çalışıyor. Ülkenin istikrarına, insanının refahına katkı sunmak için Travnik’i Trabzon’dan, Saraybosna’yı Bursa’dan, Konyitsi Konya’dan ayırt etmeksizin çalışıyor. Srebrenitsa’da yaşanan acıyı dünyaya duyurmak için, ey vicdan sahipleri gelin ve 11 Temmuz 1995 günü Doğu Bosna’nın bu küçük kasabasında susan insanlık vicdanına şahit olun diyebilmek için başkentin merkezine bir galeri yapıyor. Bosna’nın Çanakkale’si Gorajde’de adeta yaraları tımar eder gibi tam 90 tahrip olmuş evi onarıyor ve yeninden imar ediyor, hastanesini tadil ediyor kapasitesini genişletiyor.

Belediyelerimizden aldığı güçle sadece selalar değil ezanlar, dualar ve ilahiler Drina’nın sularına karışsın diye eğitim ve kültür merkezini dikmeye hazırlanıyor. Kara siyasa Gacko’da savaştan 13 yıl sonra da cami yakmaya kalkışınca 8 ayda o Cami’yi yeniden inşa ediyor. Banjaluka’da Ferhat Paşa’nın inci tanesi güzelliğindeki Cami’si yıkılıp taşları Vrbas ırmağına bırakılıp, temel taşları sökülüp arazisi şehir çöplüğü haline getirilince Ferhadiye’nin mirasına, Maglay’da Yusuf KalavunPaşa’nınn azametli gölgesi Bosna ırmağına düşen Camisine, Saraybosna’nın Sultan’ına Fatih’ine hediye eylediği Selatin Camisi Careva Camii’ne, Neretvanın boynuna paha biçilmez zarif bir gerdanlık gibi dolanan Konjic köprüsüne, Sokollu Mehmet Paşa’nın Drina’yı geçen köprüsüne TİKA sahip çıkıyor. Ülkemizden Konya Selçuklu Belediyemiz’den aldığı odla Hz Mevlana’nın muhabbet ateşini Sarı Tabyanın dibinde yakıyor, Bosna’nın son mesnevi şarihi Hacı Muliç Efendi’nin mirası canlanıyor, Şemsin ateşi Konya’dan Saraybosna’ya düşüyor.

Seven sevilir demişler. TİKA Bosna ve Hersek’in her bir köşesinde hüsnü kabulle karşılanan bir kuruluş. TİKA’nın vardığı yere mutlaka bereket gelecek nazarıyla bakar Boşnak kardeşlerimiz. Her kapının açıldığı, buyur edildiğimiz köyler kasabalar… Bizim için ezberlenmiş Yunus ilahileriyle karşılanırız, adeta hallerine işaret eder gibi “gel gör beni aşk neyledi” dediklerinde içimiz kabarır. Eğer bir köye Cuma günü konuk olmuşsak hutbeden mutlaka, yüz yıl aradan sonra köylerini ziyaret eden Türk kardeşlerini selamlar, sevgiyle kucaklar ama sitemlerini belirtmeden edemez, nerede kaldınız?

Bihaç’tan Mostar’a ülkenin üniversiteleri mikrobiyoloji, ahşap ürünleri, biyoteknoloji, bal analizi mekatronik laboratuvarlarına TİKA ile kavuşuyor, ülkenin mülkiyesi Siyasal Bilgiler Fakültesi konferans salonu, inşaat Fakülteleri TİKA eliyle onarılıyor yenileniyor, güncelleniyor. Ülkenin dört bir yanında Yablanica’da, Sanskimost’ta, Novitravnik’te, Ocak’a, Kiseljak’ta okullar, kreşler liseler TİKA eliyle inşa ediliyor, ayağa kaldırılıyor. Haciçi’de, Gorajde’de, Visoko’daKonjic’te hastaneler sağlık ocakları ile ülke insanın yaraları sarılıyor, hali soruluyor, hastalıkları sağaltılıyor. Kaçuni’deZeljeznopolye’de arıcılık, Zivornik’te, Bratunac’ta, Skelani’de, Bujim’de, Glamoç’ta ve daha birçok şehir ve kasabada tarım ve hayvancılık projeleriyle Bosna ve Hersek ekonomisine katkı yapmak için çalışıyor.

Karadağ

2007 yılında ofis açarak Karadağ’daki faaliyetlerine başlayan TİKA büyükelçiliğimizin bir yıl sonra açılmasından dolayı Türkiye’yi temsil eden ilk resmi kurum olarak oldukça yüksek bir tanınılırlığa sahiptir. Karadağ Cumhurbaşkanı Sayın FilipVujanovic’in konuşmasına “TiKA’ya ve Türkiye’ye teşekkür ediyorum” şeklinde bir ifadeyle başlaması ülkedeki TİKA markasının algısını ve temsilin boyutunu göstermektedir.

2007 yılından bugüne kadar TİKA ülkenin her yerinde eğitim, sağlık, altyapı ve tarım projeleriyle devlet makamlarının ve ülke insanının takdirini kazanmış bir kuruluştur. Şüphesiz bunda operasyonel bir kuruluş olmamız ve yaptığımız projeleri çok kısa sürede sonuçlandırmamızın büyük etkisi vardır.

TİKA özellikle gerçekleştirilen sağlık projeleriyle Karadağlıların gönüllerini kazanmayı sürdürmektedir. Hasta teşhis ve tedavi konularında önemli eksikliklerin yaşandığı Karadağ’da, başkent Podgorica’nın dışında tam kapasiteyle çalışan hastanelerin olmaması ve ülkenin bulunduğu coğrafyanın koşulları sebebiyle hasta nakilleri konusunda da büyük sorunlar yaşanmaktadır. Bu bağlamda TİKA Karadağ Program Koordinasyon Ofisi, Karadağ Emniyet Müdürlüğü Sağlık Merkezi’ne ultrason ünitesi kurulması, Plav’da diyaliz merkezi kurulması, Plevlya Devlet Hastanesi Cerrahi Bölümü’ne enerji ünitesi kurulması, Karadağ Ulusal Kan Transfüzyon Merkezi’nin onarımı ve donanımının sağlanması, ByeloPolye Sağlık Merkezi’nin ve BiyeloPolye Devlet Hastanesi Jinekoloji Bölümünün donanımının sağlanması ve Podgorica’da Konik, Stara Varoş ve Tuzi beldelerinde faaliyet gösteren sağlık merkezlerine ultrason/doppler cihazları alımı projelerini hayata geçirerek çalışmalarına devam etmektedir. Ayrıca etnik hiçbir fark gözetilmeksizin Moykovac Belediyesindeki hasta ölümlerinin önüne geçilebilmesi, erken tanı konulabilmesi bakımından önemli olduğu düşünülen mamografi cihazının alımı gerçekleştirmiştir. Bunun yanında Karadağ’ın her köşesinde Nikşiç, Cetinye, Ulçin, Bar’da, hastanelerde hastalara daha iyi hizmet verilmesi konusunda destek sağlanmıştır.

Karadağ Meşihat İslam Birliği tarafından inşasına başlanan ve İslam Kalkınma Bankası’nın kısmi katkılarıyla inşaat işleri bir noktaya kadar gelen Karadağ Meşihat İdaresi Eğitim ve Yönetim Kompleksi Projesi, Karadağ Cumhurbaşkanı Sn. FilipVuyanoviç’in Sn. Cumhurbaşkanımızdan yazılı talebi üzerine TİKA tarafından tamamlanmıştır.  Karadağ Cumhuriyeti’nde bulunan BiyeloPolyeSukriyeMecedoviç Orta Okulu İnşaatı, MiloyeDobroşinoviç Fen Lisesinin spor salonunun zeminin değştirilmesi, Nikşiç Meslek Lisesinin Bilgisayar Laboratuvarı yapılması, PodgoritsaPavleRovinski Diş Cephesi Yapımı Projesi, Cetinye, Ulçin, Nikşiç, PodgoritsaAnaokularına Donanımının sağlanması gibi projelerle dostluk ve kardeşlik bağlantıların güçlendirmesine katkılar sağlanmaktadır.

Kosova

2008 yılında bağımsızlığına kavuşan Kosova’da TİKA, 2004 yılından beri faaliyetlerini sürdürmektedir. Kosova’nın her alanda kalkınmasına; eğitimden sağlığa, tarımdan kültürel mirasın korunmasına çok geniş proje portföyüne sahip olan TİKA, Kosova halkı ve devleti tarafından yakinen bilinmekte ve çalışmaları takdirle karşılanmaktadır. TİKA, çok etnisiteli ve çok dinli bir toplum yapısına sahip bir devlet olarak değerlendirilen, adem-i merkeziyetçi bir idari yapının tahkim edildiği ve azınlık haklarının anayasal güvence altına alındığı bir yapıya sahip olan Kosova’nın her bölgesinde ve şehrinde, ayrım gözetmeksizin Kosova’nın ve Kosovalıların ihtiyaçları doğrultusunda projeler gerçekleştirilmektedir.

2007 yılında başlatılan Koyunculuk Projesi;  Kosova’da hayvancılığın geliştirilmesi, kırsal alanda yaşayan insanlara yeni iş imkanları yaratılması, Kosova’daki sosyal barışın güçlendirilmesi, tarımsal kapasitenin geliştirilmesi gibi pek çok konularda Kosovalılara doğrudan fayda üretmiştir. Proje kapsamında Arnavut ve Goralılardan oluşan 50 aileye 20’şer adet olmak üzere 1000 adet koyun dağıtılmış ve kurulan kooperatif ile her yıl toplanan kuzular yeni üyelere dağıtılarak projeden faydalanan sayısı artılmaya çalışılmıştır. TİKA, Kosova’da yatırımlarını yönlendirdiği eğitim alanında da bugüne kadar 50’yi aşkın proje gerçekleştirmiştir. TİKA, Kosova’da yürüttüğü projelerle iki ülke arasındaki ilişkileri geliştirirken aynı zamanda Kosova’da yaşayan soydaşlarımızın varlıklarını korumaları ve güçlenmeleri yönünde de çalışmalar yürütmekte, inşa edilen okullar, tarım alanında yapılan yatırımlar, meslek edindirme kursları, sivil toplumun desteklenmesi gibi çalışmalar ile Türk kültürünün tanıtılması ve Türkçe’nin yaygınlaştırması noktasında da başarılı projeler gerçekleştirmektedir.

TİKA’nın Kosova’daki restorasyon projeleri, yüzyıllardır meydana gelen türlü olumsuzluklara rağmen tüm ihtişamı ile bugüne kadar gelmeyi başaran ve insanlığın ortak mirası olan bu eserlerin geleceğe taşınmasını sağlamayı amaçlamaktadır. Kosova’daki Osmanlı dönemine ait tarihi eserler; Türkiye ve Kosova halkının ne kadar köklü ve derin bir ilişkisinin olduğunun ve bu birlikteliğin insanlığın ortak hafızası ve mirasına ne derece zarif ve güçlü bir katkı sağladığının eşsiz örneklerini oluşturmaktadır. TİKA, 2004 yılından bu yana Kosova’da 7 restorasyon projesi gerçekleştirmiş ve 2013-2014 dönemi içinse 8 restorasyon projesi gerçekleştirmeyi planlamaktadır.

Türkiye’nin uluslararası politikada artan etkisi Kosovalı siyasiler ve halk tarafında ilgi ile izlenmekte ve Türkiye’nin Balkanlarda barış ve istikrarın sağlanması yönünde attığı adımlar takdirle karşılanmaktadır. Özellikle halk nezdinde ortak tarihi geçmişten beslenen duygudaşlık her geçen gün daha da güçlenmekte ve Kosova halkı tarafından ülkemizin geliştirmiş olduğu vizyon desteklenmektedir.

Makedonya

Makedonya, stratejik açıdan son derece önemli bir bölge olarak, tarih boyunca değişik isimler altında tanınmıştır ve bir kültür mozaiğini oluşturmaktadır. Elenler, Romalılar, Hunlar, Avarlar, Slavlar, Peçenekler, Kumanlar, Vardar Türkleri ve Osmanlı Türkleri burada hakimiyet kuranlar arasında en önemlileridir.

TİKA’nın Makedonya’ya yönelik uygulanan kalkınma yardımlarının ilk örnekleri 1995 yılında yapılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti arasında 15 Mart 2005 tarihinde imzalanan İşbirliği Protokolü çerçevesinde, Eylül ayında Üsküp PKO kurulmuştur. 2012 yılında Makedonya’da 80’e yakın proje ve faaliyet gerçekleştirilirken, Türkçe kursları ve taşımalı eğitim desteği yoğunluğunu sürdürürken, Türkçe eğitimin olmadığı Murat Labunişti İlköğretim Okulu’nun ortak hijyen alanları onarılmış, karma eğitim veren YosipBrozTito Lisesi’nin kütüphanesi ve öğretmenler odası yenilenmiştir. Bunların yanında Uuslararası Polis Eğitimi İşbirliği dâhilinde eğitimler verilmiş, bölgesel diyalogun ve ekonomik işbirliğinin arttırılmasına katkı sağlamak üzere fuarlar ve projeler her zaman desteklenmiştir. Makedonya ile Türkiye arasındaki kültür bağını simgeleyen tarihi kültür varlıklarının korunması kapsamında gerçekleştirilen proje sayısında önemli bir artış olmuştur.

Sırbistan

TİKA Sırbistan Program Koordinasyon Ofisinin yeni kurulmasına rağmen çok sayıda proje gerçekleştirerek hızlı girdiği Sırbistan’da tüm kurum ve makamlar tarafından tanınmaktadır. Türkiye ile Sırbistan arasındaki ilişkiler, son dönemlerde “stratejik ortaklık” hedefi doğrultusunda tarihindeki en yüksek düzeyine ulaşmıştır. Ortak sınırları bulunmamasına karşın, her iki tarafın da birbirini "komşu ülke" kapsamında değerlendirmesi, ilişkilere karşılıklı olarak verilen önemin göstergesidir.

TİKA, Sırbistan’da yaptığı projelerle de halkın her kesiminin yanında olduğunu göstermiştir. Sırbistan’ın Sancak Bölgesinde Boşnak ve Sırplar, Arnavut Bölgesi’nde Arnavut ve Sırplar ve Voyvadina Bölgesi’nde de Macarlar ve Sırplar beraber yaşamaktadır ve dolayısıyla TİKA’nın bu bölgelerde yaptırdığı okul, kültür merkezleri, hastane inşaat ve donanımı projeleri doğal olarak dolaylı bir birleştirici etki ortaya çıkarmaktadır. Arnavut kesimin yoğun olarak yaşadığı Buyonovats Şehri’nde, çok eski ve yetersiz durumda olan köy okulu yerine yeni bir okul binası inşa edilmiş, okulun çevre düzenlemesi ve donanımı da yine TİKA tarafından gerçekleştirilmiştir. 3 vardiyalı eğitim sisteminden iki vardiyalı eğitim sistemine geçilebilmesi amacıyla Novi Pazar’a iki büyük okul gerekmekte olup bunlardan bir tanesi 20 sınıflı olacak şekilde TİKA tarafından gerçekleştirilmiş ve okulun donanımı da yine TİKA tarafından sağlanmıştır. Sırbistan’ın en büyük hastanesi olmasının yanı sıra eğitim ve araştırma hastanesi olarak da hizmet veren Belgrad’da yer alan DragişaMişoviç Hastanesinin 2009 yılında yanan ek binasının ameliyathane ve yoğun bakım ünitesinin tadilatı Başkanlığımızca gerçekleştirilmektedir. Belgrad’da bulunan sınırlı sayıdaki Osmanlı Türk eserlerinden olan Şeyh Mustafa Türbesinin restorasyonu ve çevre düzenlemesi Başkanlığımızca gerçekleştirilmektedir.

TİKA, Sırbistan’da da her ülkede dikkat ettiği gibi büyük bütçeli gösteriş projelerinden ziyade bütçesi küçük ama sosyal etkisiyle büyük projelerin yapamadığı çok şeyi yapan projeler gerçekleştirmiştir. Ülkenin bazı kentlerinde işsizlik %50’ye çıkmıştır. Bu kentlerde TİKA halı dokuma tezgâhları alımı projesi ile çok sayıda işsiz ev hanımına istihdam alanı oluşturabilmiş, Peşter bölgesine süt sağım makineleri hibesi ile süt sağım hızı ve süt verimi artırılabilmiş, Priboy belediyesine çapa makineleri alımı ile köylülerin ineklerine ot ve saman ihtiyacı karşılanabilmiştir. Belediyelere 20’şer sera temini projesi halkın büyük ilgisini görmüş, belediyeler bu seraları çiftçilere mülakat yaparak sadece bazı çiftçilere verebilmiştir.

SONUÇ

TİKA, Müslüman, Ortodoks, Protestan ve Katolik Boşnak, Sırp, Rum, Bulgar, Makedon, Kosovalı, Karadağlı, Arnavut, Hırvat ve Türklerin bir arada yaşadığı Balkanlarda çalışmalarını tüm toplulukları göz önünde bulundurarak kültürel ve tarihi bağlarından aldığı güçle sürdürmektedir. Geçtiğimiz yüzyıl boyunca kanla, savaşla, göçlerle çalkalanan, acılara tanıklık eden bu bölgeyle işbirliği yaparak, bölge insanının birbiriyle daha fazla iletişime geçmesini sağlayarak, güvenliğin ve istikrarın sağlanması için ekonomik kalkınmayı teşvik ederek Balkanlarla olan bağını daha da güçlendirmiş ve barış yüzyılı için büyük adımlar atmıştır.

Resmi Kalkınma Yardımlarımızın boyutu ve küresel Resmi Kalkınma Yardımları rakamları göz önünde bulundurulduğunda faaliyet gösterdiğimiz ülkelerde bıraktığımız etki ve gördüğümüz talep çalışma tarzımızın etkinliğinin temel göstergesi olmuştur. Projelere hızlı yanıt verilmiş, projeler zamanında tamamlanmış yerel yönetimlerle iyi ilişkiler kurulmuş ve halka yakın çalışılarak ülkenin nabzı en iyi şekilde tutulmuştur. Uzmanlarımız yurtdışında faaliyet gösteren Program Koordinasyon Ofislerine kapanmak yerine sahada aktif şekilde çalışmış, bu vesileyle de bulundukları ülkelerde en üst devlet makamından ülkelerin ücra köşelerindeki köylere kadar birçok kesimi tanımanın verdiği güçle de STK’larımızın yönlendirilmesi ve devletin gitmediği alanlara hizmet götürülmesi noktasında da rol oynamıştır. Bu sayede TİKA, Balkanlarda Türkiye’nin sembollerinden biri olmakla birlikte ülkemizin dış politikasındaki “Görünmez El” i de olmayı başarmıştır.

ÇERÇEVE DERGİSİ- MÜSİAD KASIM SAYI: 62