AYRI COĞRAFYALARDA AYNI İMZA 30.05.2016

TİKA, 1992 yılında Türkiye’nin resmi teknik yardım kuruluşu olarak kuruldu fakat asıl fonksiyonunu tam anlamıyla 2002 yılından sonra icra etmeye başladı diyebiliriz. Özellikle bu tarihten sonra dünyadaki büyük değişimi daha doğru okuyan, bölgesel ve küresel sorunlara hızlı ve etkin bir biçimde çözüm üretmeyi hedefleyen, uluslararası toplum ve bölgesiyle daha etkin bir ilişki geliştiren bir Türkiye var olmuş ve ülkemizin bu tarihten itibaren ortaya koymuş olduğu aktif dış politikaya bağlı olarak TİKA da faaliyet sahasını genişletmiştir.

TÜRKİYE DİYANET VAKFI İYİLİK DERGİSİ RÖPORTAJI /  30 Mayıs 2016

https://issuu.com/turkiyediyanetvakfi/docs/tdv___yilik_bulteni_121

1.Özellikle 2002 yılından sonra Türkiye’nin izlemiş olduğu aktif dış politikaya bağlı olarak ülkemizin dış yardım faaliyetlerinde de ciddi bir artış söz konusu. 15 yıl öncesiyle karşılaştırdığınızda bugün gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

TİKA, 1992 yılında Türkiye’nin resmi teknik yardım kuruluşu olarak kuruldu fakat asıl fonksiyonunu tam anlamıyla 2002 yılından sonra icra etmeye başladı diyebiliriz. Özellikle bu tarihten sonra dünyadaki büyük değişimi daha doğru okuyan, bölgesel ve küresel sorunlara hızlı ve etkin bir biçimde çözüm üretmeyi hedefleyen, uluslararası toplum ve bölgesiyle daha etkin bir ilişki geliştiren bir Türkiye var olmuş ve ülkemizin bu tarihten itibaren ortaya koymuş olduğu aktif dış politikaya bağlı olarak TİKA da faaliyet sahasını genişletmiştir. 

Son 15 yıl içinde ülkemizde her alanda yaşanan dönüşümle uyumlu biçimde, dünyanın her noktasından gelen proje taleplerine cevap verebilecek şekilde TİKA, kendini hızla yeniden yapılandırmıştır. Bugün TİKA; 5 kıtada, 52 ülkede 54 Program Koordinasyon Ofisi ile 140 ülkeyi kapsayan yeni organizasyonuyla Orta Asya ve Balkanlar’dan Afrika, Latin Amerika ve Pasifik Adalarına kadar çok geniş bir coğrafyada Türkiye’nin birikim ve zenginliğini din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin tüm dünya ile paylaşan küresel bir teşkilat haline gelmiştir.

2.Türkiye’nin dış yardımları konusunda TİKA olarak nasıl bir misyon üstleniyorsunuz?

İçinde bulunduğumuz dönem adeta zamanın hızlandığı, tarihi dönüşüm ve değişimlerin yaşandığı bir dönem. Uluslararası sistemin küresel sorunlara çözüm üretmeden yetersiz kaldığı, aynı zamanda uluslararası toplumun da dünyanın gözü önünde yaşanan birçok trajediyi görmezden geldiği bir süreçten geçiyoruz. Aslında bir sınavdan geçiyoruz, bir insanlık sınavından.  Böyle bir dönemde Türkiye yanı başımızdaki Suriye savaşından, Somali’deki kıtlık krizine, Myanmar’daki Arakan Müslümanlarının yaşadığı trajediye kayıtsız kalmamış adeta insanlığın ortak vicdanın sesi olmuş dünya mazlumlarının yanında yer almıştır.

Türkiye bugün insani yardım, sürdürebilir insani kalkınma ve yapıcı insani diplomasi yoluyla küresel ölçekte önem kazanan, dikkatleri üzerine çeken bir “insani yardım devleti” niteliği de kazandı.  Bu süreçte devletimizin ortaya koyduğu vizyon doğrultusunda TİKA etkin bir rol üstlenmektedir. Aslında Türkiye’nin ortaya koyduğu bu duyarlı politik yaklaşım içerisinde TİKA, Türkiye’nin iyilik elçisi olarak değerlendirilebilir.

Bizler TİKA ailesi olarak; medeniyetimizin ahlaki ve insani değerlerini bir ilke olarak benimseyerek, modern metotlarla ve hiçbir gizli ajandalar oluşturmadan, başta komşularımız ve yakın coğrafyamız olmak üzere dünyanın en ücra noktasına Yeni Türkiye’nin birikimini ulaştırmayı ve Türkiye’nin zenginliğini dünya ile paylaşmayı misyon ediniyoruz.  Birileri gibi dışlayıcı değil aksine kapsayıcı bir yaklaşımla “birlikte kalkınma” hedefini gerçekleştirmek amacıyla çalışmalarımızı yürütüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu vizyon çerçevesinde “Dünyanın her yerine uzanıp nerede dertli varsa oraya gidip az veya çok yardımda bulunuyoruz”

3.TİKA, son dönemde dünya çapında yaptığı çalışmalarla dikkatleri üzerine çekiyor. Bunu etkileyen faktörler neler?

Tabii olarak Türkiye büyüyüp güçlendikçe, TİKA’da büyümektedir. Türkiye; derin tarihi birikimi ve köklü devlet geleneğinin yanı sıra büyüyen ekonomik yapısı, gelişen siyasi istikrar ve güçlü liderlik sayesinde bölgesinde bir cazibe merkezi haline gelirken, dünya da ilgi ile takip edilmektedir. Bugün 140 ülke de proje yürüten bir TİKA varsa bu başta Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu vizyon ve destek ile mümkün olabilmiştir.  Devlet büyüklerimizin vermiş olduğu bu ekonomik ve moral desteğin yanı sıra yerleşik kurumsal yapısı, nitelikli ve tecrübeli insan kaynağı ve hepsinden önce kaynakları verimli kullanmayı hedefleyen bir proje yönetim anlayışı ile TİKA, Türkiye’nin resmi kalkınma yardımı kuruluşu olarak yurtdışında ülkemizin bayrağını gururla dalgalandırmaktadır.

4.Aynı zamanda benzer faaliyetler yürüten diğer uluslararası kuruluşlardan da farklılık arz ediyor. TİKA’yı benzerlerinden farklı kılan yönleri nelerdir?

TİKA olarak  ‘Ayrı Coğrafyalarda Aynı İmza’  mottosuyla din, dil, ırk, cinsiyet ayrımı yapmadan bütün ihtiyaç sahiplerine ulaşmak için azami gayret ve hassasiyet gösteriyoruz. Mesela birçok donör ülke risk yüzdesi yüksek diyerek yardıma en çok ihtiyaç duyan ülkelerden uzak durmaktadır. Bize ise TİKA olarak, bu “riskten kaçınma” eğiliminden mümkün olduğunca uzak duruyoruz. TİKA, her geçen yıl kullandığı kaynakları aktarırken risklere değil, ihtiyaçlara öncelik vermektedir.

Öte yandan bu kadar geniş bir faaliyet alanı içerisinde projelerimizi üretirken çok açık, şeffaf bir yol izliyoruz. TİKA bugün,  “Türk tipi kalkınma yaklaşımı” diyebileceğimiz yeni bir model ortaya koymaktadır. Bu model; samimi ve muhataplarıyla empati (duygudaşlık) kuran, şeffaf yönetim anlayışını benimseyen ve ortak akılı çalıştıran bir yaklaşımdır. Görünür olma derdine düşmeden, didaktik ve ötekileştiren bir dil yerine karşılıklı öğrenmeye dayanan bir iletişim modelini benimseyen, ülkelerin ihtiyaç ve önceliklerini gündemine alarak, esnek ve hızlı bir yardım stratejisini ortaya koymaktadır. Öte yandan projelerimizin başarıya ulaşması, bir ihtiyacı karşılaması ve fayda üretmesi amacıyla rasyonel, sonuç odaklı ve kaynakların verimli kullanılmasını saylayan bir proje yönetimi anlayışı ile hareket ediyoruz.

TİKA olarak biz eğitimden sağlığa, tarımdan ekonomik kalkınmaya, kültürel miras projelerinden mesleki eğitim programlarına kadar çok geniş bir alanda faaliyet yürütüyoruz. Kısaca doğumdan ölüme kadar insan hayatının ilgilendiren ve partnerlerimiz tarafından öncelikli ihtiyaç olarak bizimle paylaşılan her sektörde projeler gerçekleştiriyoruz.

5.Ülkemizin yurt dışı yardımlarında vakıflar ve sivil toplum kuruluşlarının da önemli bir katkısı var. STK’ların yurt dışına yönelik çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu yönde nasıl bir destek ve işbirliğini hedefliyorsunuz?

Bizim geleneğimiz bir bakıma vakıf medeniyeti olarak da değerlendirilebilir. Hiçbir ferdî çıkar gözetmeksizin “Yaratılanı severiz Yaratandan ötürü” düsturuyla varlığa hizmet etmek amacıyla binlerce vakıf kurulmuştur. Vakıflar, modern öncesi dönemde, devletin topluma bakan, sosyal yöndeki ödevlerini icra eden sivil kurumlar olarak çok büyük hizmetler üretmiştir.

Öte yandan STK’lar ise modern dönemde devlet toplum ilişkisinde etkin bir üstlenmişler ve daha katılımcı bir yönetim anlayışının aktörleri olmuşlardır.  Bildiğiniz gibi kalkınma kavramı; ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel yönü olan çok boyutlu ve insan odaklı bir süreci ifade eder. Küreselleşmenin etkisi ile birlikte aslında devlet dışı aktörlerin yani STK’ların kalkınma yardımları ve İnsani yardım alanlarında önemi ve rolü de artırmıştır.

Ülkemiz STK’larının gerek kalkınma işbirliği genelinde, gerekse de insani yardımlar özelinde son yıllarda gerçekleştirmiş olduğu çalışmalar hızla artıyor. Bu durumu ilgi ile takip ediyor, aynı zamanda da işbirliği projeleri ile de destekliyoruz. Günümüzde sosyal, siyasi ve ekonomik yaşamda kendini daha fazla hissettiren STK’ların yurtdışında özellikle kalkınmakta olan ülkelere yönelik olarak yaptığı faaliyetler ülkemiz açısından çok büyük önem arz etmekte ve yapılan faaliyetlerle ülkemizin adını tüm dünyaya duyurmaktadır.

TİKA olarak, kalkınma yardımlarının bir bölümünü, bu işi gönüllü olarak yapan STK’lar ile işbirliği içerisinde gerçekleştiriyoruz. Başta sağlık olmak üzere su, sanitasyon, kapasite geliştirme, kültürel işbirliği, acil ve insani yardımlar, mesleki ve teknik eğitim programları, yetim koruma çalışmaları ve tarım - hayvancılık alanında projeler gerçekleştiriyoruz.

Önümüzdeki dönemde de kaynakların daha verimli kullanılması amacıyla etkili bir koordinasyon içerisinde STK’lar ile işbirliğimizi geliştireceğiz. Bu alanda gelecekte bölgesel ve sektörel bilgi ve birikimini artırarak uzmanlaşan, insan kaynağını geliştiren, kurumsal yapıları daha da güçlenmiş olan, etkili ve doğru yerel partnerlerle sağlıklı ilişki geliştiren STK’larla ortak projeler geliştirmeyi hedefliyoruz.

6.Ülkemizdeki bazı kurumlar ve sivil toplum kuruluşları Ramazan iklimini birlikte yaşamak amacıyla mazlum ve mağdur coğrafyalarda yardım faaliyetleri yürütüyorlar. Uzun yıllardır Türkiye Diyanet Vakfı birçok alanda TİKA ile işbirliği halinde insanı yardım faaliyetlerinde bulunuyor. Bu çalışmaların daha etkili olabilmesi için neler yapılabilir?

Şimdiden bu vesile ile tüm İslam âlemine Ramazan ayının barış, huzur ve esenlikler getirmesini yüce Allah’tan niyaz ederim. Ramazan ayı dünyadaki mahrumlarla, madunlarla, mazlumlarla daha güçlü bir duygudaşlık geliştirebileceğimiz, dahası az ya da çok demeden onların yaralarını sarabileceğimiz, acılarını paylaşabileceğimiz bir büyük hediye, hayırda yarışmak için bir fırsat. Bizler de TİKA ailesi olarak bu mübarek günlerde ihtiyaç sahipleri ile Müslüman kardeşlerimizle bize emanet edilenleri paylaşmak için Ramazan ayı boyunca birçok etkinlik gerçekleştireceğimizi bu vesile ile belirtmiş olayım.

Daha öncede belirttiğim gibi TİKA olarak yurtdışında gönüllülük esasıyla ve büyük bir özveri ile çalışan STK’larımızın ve Türkiye Diyanet Vakfımızın çalışmalarını takdirle karşılıyor ve destekliyoruz. Çalışmaların daha etkili olması hususunda öncelikle tüm STK’larımız bugün Filipinler’den Kolombiya’ya kadar 52 ülkede çalışmalarını sürdüren TİKA Program Koordinasyon Ofislerini doğal çözüm ortakları olarak görmelidirler. TİKA’nın bu anlamada sahadaki tecrübe ve imkânlarından rahatlıkla istifade edebilirler. Diğer yandan bu çalışmalarının sürdürülebilir ve verimli olabilmesi için öncelikle STK’larımızın bölgesel ve sektörel olarak bir uzmanlaşmaya zaman kaybetmeden gitmesinin elzem olduğunu düşünenlerdenim. Ayrıca yurtdışında doğru partnerlerle çalışılması da ayrı bir önem taşımaktadır. Son olarak da STK’larımız yurtdışında edindikleri tecrübeleri birbirleri ile paylaşabilecekleri bir platformu oluşturabilmemiz gerekmektedir. Bu anlamda TİKA bir ölçüde STK’larımızın tecrübelerini birbirine aktardığı bir doğal bir mecra görevini de üstlenmektedir.