TİKA DEMEK TÜRKİYE DEMEKTİR 09.05.2016

Türkiye’nin uluslararası alanda artan itibari ve ortaya koyduğu ilkeli ve cesur politik vizyonun birçok ülke tarafından hayranlıkla izlendiğini ifade eden TİKA Başkanı Dr. Serdar Çam, “TİKA demek Türkiye demektir” dedi.

MİLAT GAZETESİ/ 9 Mayıs 2016/ Söyleşi: Özlem DOĞAN 

http://www.milatgazetesi.com/tika-demek-turkiye-demektir-haber-83934

Ülkemizi yurtdışında temsil eden seçkin kurumların başında gelen Türkiye İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA), yaptığı çalışmalarla mazlum coğrafyalara umut ışığı oluyor. TİKA, Osmanlı gibi büyük bir medeniyetin mirasçısı Türkiye'nin adını, tarihe yeniden altın harflerle yazdırıyor. Ecdadımızdan hâlâ izler taşıyan, vefatından kısa bir süre önce Bilge Kral Alija Izzetbegoviç tarafından Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a emanet edilen Bosna olmak üzere tüm Balkanlara projeleriyle ışık katan TİKA'nın çalışmaları göz dolduruyor. Orta Asya ve Balkanlar'dan Afrika, Latin Amerika ve Pasifik Adalarına kadar çok geniş bir coğrafyada Türkiye'nin birikim ve zenginliğini din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin tüm dünya ile paylaşan küresel bir teşkilat haline gelen TİKA'nın faaliyetlerini TİKA Başkanı Dr. Serdar Çam'la konuştuk.

2002'den Sonrası TİKA'nın Miladı

1992'de Dışişleri Bakanlığına bağlı olarak kurulan ve 1999'da Başbakanlık'a bağlanan TİKA'da o günlerden bugüne, gerek vizyon gerekse misyon açısından neler değişti?

TİKA, 1992 yılında küresel ölçekte siyasi ve ekonomik dönüşümlerin yaşandığı bir dönemde, Türkiye'nin resmi teknik yardım kuruluşu olarak kuruldu. 1992'den 2002 yılına kadar geçen ilk 10 yıllık dönem, ülkemizde yaşanan siyasi ve ekonomik istikrarsızlıklar sebebiyle TİKA'nın etkin bir biçimde misyonunu icra edemediği bir dönem oldu. 2002 yılından sonraki dönem ise ülkemizde her alanda olduğu gibi TİKA içinde adeta bir milat oldu. Özellikle bu tarihten sonra dünyadaki büyük değişimi daha doğru okuyan, bölgesel ve küresel sorunlara hızlı ve etkin bir biçimde çözüm üretmeyi hedefleyen, uluslararası toplum ve bölgesiyle daha etkin bir ilişki geliştiren bir Türkiye var  ve ülkemizin bu tarihten itibaren ortaya koymuş olduğu aktif dış politikaya bağlı olarak TİKA da faaliyet sahasını genişletti.  

TİKA olarak çalışma ilkeniz nelerdir?

Bizler TİKA ailesi olarak; medeniyetimizin ahlaki ve insani değerlerini bir ilke olarak benimseyerek, modern metotlarla ve hiçbir gizli ajandalar oluşturmadan, başta komşularımız ve yakın coğrafyamız olmak üzere dünyanın en ücra noktasına Yeni Türkiye'nin birikimini ulaştırmak ve dışlayıcı değil aksine kapsayıcı bir yaklaşımla “birlikte kalkınma” hedefini gerçekleştirmek amacıyla çalışmalarımızı yürütüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu vizyon çerçevesinde “Dünyanın her yerine uzanıp nerede dertli varsa oraya gidip az veya çok yardımda bulunuyoruz”

Yardım da Ayrım Yapmıyoruz

Özellikle son on beş yıldaki siyasi irade TİKA'nın çehresinde nasıl bir değişiklik meydana getirdi?

Son 15 yıl içinde ülkemizde her alanda yaşanan dönüşümle uyumlu biçimde, dünyanın her noktasından gelen proje taleplerine cevap verebilecek şekilde TİKA, kendini hızla yeniden yapılandırdı. Bugün TİKA; 5 kıtada, 52 Program Koordinasyon Ofisi ile 140 ülkeyi kapsayan yeni organizasyonuyla Orta Asya ve Balkanlar'dan Afrika, Latin Amerika ve Pasifik Adalarına kadar çok geniş bir coğrafyada Türkiye'nin birikim ve zenginliğini din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin tüm dünya ile paylaşan küresel bir teşkilat haline geldi.

Bir zamanlar kendi sorunlarıyla baş edemeyen içine kapanık  bir ülkeden, son yıllarda artan ekonomik gücü ve istikrarlı politikası güçlü bir devlet imajıyla dünyanın gözdesi olan Türkiye TİKA'nın çalışmalarını nasıl etkiliyor?

Ülkemizin medeniyet köklerinden aldığı heyecan ve şuurla küresel düzeyde aldığı inisiyatiflerin insan merkezli, adalet merkezli bir dış politika aklının tecessüm ettiği TİKA her yıl planlı ve kurumsal bir zeminde büyüyor. Dünyada güvenlik odaklı politik yaklaşımların güçlendiği, birlikte kalkınma, sosyal adalet gibi kavramların derin yara aldığı bir dönemde Türkiye, insan odaklı medeniyet birikimiyle son 15 yılda yaşanan ekonomik büyüme ve istikrara koşut olarak TİKA ile başta kendi kültür coğrafyası olmak üzere dünyanın en ücra noktalarına şeffaf ve yapıcı politik bir vizyonla ulaşıyor. Bu yeni dönemde ülkemizin güven ve istikrar alanına dönüşmesi sürecinde TİKA, hükümetimiz ve bağlı olduğumuz Sayın Yalçın Akdoğan gibi bakanlarımızın her zaman verdikleri desteklerle en önemli dış politika enstrümanlarımızdan biri oldu.

Hayranlıkla İzleniyoruz

Çalışma yürüttüğünüz ülkelerin yönetimleri ve ülke-bölge- halklarından nasıl tepkiler alıyorsunuz?

TİKA demek, Türkiye demektir. Son yıllarda ülkemizin uluslararası alanda artan itibari ve ortaya koyduğu ilkeli ve cesur politik vizyon başta kültür coğrafyamız olmak üzere bir çok ülke tarafından hayranlıkla izleniyor. Yurtdışında gerçekleştirdiğimiz temaslar ve görüşmelerde Türkiye'nin bunu nasıl başardığı bizlere soruluyor, Türkiye'nin tecrübe birikimlerinden faydalanmak istediklerini söylüyorlar. Bu nokta TİKA olarak bizlerde ülkemizin birikim ve enerjisini dünyayla paylaşmak için yoğun bir gayret sarf ediyoruz.

Osmanlı'nın tarih sahnesinden çekilmesiyle birlikte küresel güçler tarafından sömürülen bölgelerden TİKA'ya yardım çağrısı geliyor mu? TİKA bu bölgelerde nasıl bir rol üstleniyor?

Bugün hâlâ kolonyal geçmişin derin travmatik izlerini taşıyan ve bu kanlı geçmişin bir sonucu olarak krizler ve yoksullukla mücadele eden Afrika'da, onlarca ülke TİKA'nın kendi ülkelerinde ofis açmasını istiyor. Bu talepler Uzak Asya'dan Latin Amerika'ya kadar uzanıyor.  Bu ilgi, sadece TİKA'nın ortaya koyduğu performansın, oluşturduğu güven ve elde ettiği başarılarının bir sonucu olarak görülmemeli. Aslında bu ilgi; temelde aşkla ve irfanla yıkanmış bu toprakların, bu aziz milletin, bin yılı aşkın bir süredir tarihin en zorlu zamanlarında dahi ortaya koyduğu ve gönüllerden silinmeyen mümtaz ve aziz hatırasının bir sonucu.

Türk Tipi Kalkınma Yaklaşımı

TİKA'nın proje açısından özellikle hassas olduğu noktalar nelerdir?

Bu kadar geniş bir faaliyet alanı içerisinde projelerimizi üretirken çok açık, şeffaf bir yol izliyoruz. 20 yılı aşkın tecrübesinin ardından bugün kalkınma yardımları ve insani yardım alanında TİKA,  “Türk tipi kalkınma yaklaşımı” diyebileceğimiz yeni bir model ortaya koyuyor. Bu yaklaşım başta samimiyet ilkesiyle ve muhataplarıyla empati kurarak, şeffaf yönetim anlayışı ve ortak akıl temelinde ortaya çıkmaktadır.

‘Bize Ne' Demiyoruz

Suriye ve Gazze gibi savaşın acı yüzüyle yaşamaya çalışan ülkelerde ne tür faaliyetler yürütüyorsunuz?

Bugün en yakınımızda yaşanan insani trajedilerden başlayarak dünyanın en ücra noktalarına kadar ulaşıyor, onların dertlerine çare oluyoruz. Dünyanın her neresinde yardıma ihtiyacı olan bir ihtiyaç sahibi varsa ‘bize ne' demeyip yardıma koşuyoruz. Yoksulluk ve iç çatışmaların pençesinde yaşam mücadelesi veren insanların yeniden hayata tutunmaları için işletmeler kuruyor, meslek okulları açıyor, geleceğe umutla bakmalarını sağlıyoruz. Hastaneler, okullar inşa ediyor, fabrikalar kuruyoruz. Toplumun her kesimini hayata dâhil ediyor ekonomiye kazandırıyoruz.

AB ve ABD'nin ve diğer ülkelerin görmek istemediği mazlum coğrafyaların dertlerine derman olmak için TİKA var diyebilir miyiz?

Birilerinin risk yüzdesi yüksek diye dönüp bakmadığı, kendi kaderine terk ettiği iç çatışmaların, kıtlığın ve savaşların yaşandığı ülkelere gidip fedakârca ve büyük bir özveriyle projeler yürütüyoruz. Tüm olumsuz ve imkânsızlıklar karşısında Afrika'da açlık ve kıtlıkla mücadele ediyor, dünyanın farklı yerlerinde yaşanan doğal afetlerin yaralarını sarıyoruz. Savaşlar, çatışma, iç savaş gibi siyasi sebeplerin yanı sıra kuraklık, sel vb. nedenlerle temel ihtiyaçlarını dahi karşılamakta güçlük çeken, risklerin yanı sıra ihtiyaçların da en üst düzeyde olduğu ülkelerde projeler gerçekleştirmeyi kendisine misyon edinmiş bir kuruluş olarak TİKA öne çıkıyor. 

Doğumdan Ölüme Kadar

Başta Balkanlar olmak üzere yurt dışında gerçekleştirdiğiniz restorasyonlar tarihe sahip çıkmak ve tarihi yeniden yaşatmak adına büyük bir adım. Bu bölgelere Osmanlının torunları yeniden döndü  demek mümkün mü?

TİKA olarak biz eğitimden sağlığa, tarımdan ekonomik kalkınmaya, kültürel miras projelerinden mesleki eğitim programlarına kadar çok geniş bir alanda faaliyet yürütüyoruz. Kısaca doğumdan ölüme kadar insan hayatının ilgilendiren ve partnerlerimiz tarafından öncelikli ihtiyaç olarak bizimle paylaşılan her sektörde projeler gerçekleştiriyoruz. Bu çerçevede yurtdışındaki ata yadigârı eserlerin ihya edilmesi biçim için ayrı bir önem ifade ediyor. Tüm olumsuzlara rağmen bugün en fazla Osmanlı eserinin hâlâ ayakta olduğu bölgelerin başında Balkanlar geliyor.

Yürüttüğünüz projeler savaşlar ve ideolojik yıkımlar yaşayan Balkanların hüzünlü çehresini güldürebilecek mi?

Pax Ottomana olarak ifade edilen Osmanlı barışının ardından Balkanlar, ne yazık ki 20 yüzyıl boyunca yıkıcı ideolojiler, etnik ve dini çatışmalarla anılan bir bölge haline gelmişti. Türkiye, Balkanlarda itidal ve hoşgörünün egemen olması için yoğun bir gayret sarf ediyor. Balkanlar bizim için; 600 yılı aşkın ortak bir geçmişin bugün hala özlemle ve hayırlı yad edildiği, ortak acıların ve sevinçlerin capcanlı olduğu, aynı gönül dilinin konuşulduğu özel bir anlamı ifade ediyor.

Geçmişle Gelecek Arasında Bağ İnşa Ediyoruz

Tarihi eserleri restore etmek, o esere sahip çıkmanın ötesinde nasıl bir anlam taşıyor?

Tarihi eserler sadece bir fonksiyonu icra eden yapılardan ibaret olarak anlaşılmamalı. Bu eserler bir milletin kimliğini inşa eden geçmişi ile geleceği arasındaki bağı kuran ve sürekliği sağlayan, adeta onunla yaşayan insanlara bir idrak ve şuur aşılayan ilham kaynaklarıdır. Bu yüzden bir ülkenin ekonomik kalkınması kadar, kültürel ve tarihi eserlerin koruması ve insanlığın ortak mirası olarak gelecek nesillere aktarmasının önemli olduğunu düşünüyorum.

TİKA'nın Orta Asya ülkelerinde yürüttüğü çalışmalar kardeş ülkelerle bağların pekişmesi açısından nasıl bir rol oynuyor?

TİKA olarak nerede bir soydaşımız bir akrabamız var ise Türkiye'nin onların yanında olduğunu göstermeye çalışıyoruz. Kırgızistan, Kazakistan ve Türkmenistan'da da eğitim, sağlık ve ekonomik altyapıların geliştirilmesine yönelik olarak birçok eğitim programı hayata geçirdik. Eğitim programlarına ek olarak, gelir getirici ve istihdama yönelik projelerde uyguladık. Bu kapsamda, Kırgızistan'da halkın ekmek ihtiyacını karşılamak için inşa ettiğimiz Bişkek Halk Ekmek Fabrikası her açıdan örnek bir proje olarak Bişkek halkına hizmet etmektedir.

Söz Değil İcraat Üreten Bir Türkiye Var

Türkiye'nin son yıllardaki kazanımları Türkî cumhuriyetlerle ilişkilerimizi geliştirmemiz açısından en büyük etken sanırım?

Bugün söz değil icraat üreten, Orta Asya'daki Türki Cumhuriyetlerle başta siyasi, ekonomik ve kültürel alanlar olmak üzere çok yönlü ve etkin bir ilişki kuran bir Türkiye var. Uluslararası toplumda birbirini yalnız bırakmayan, aynı zamanda ikili ekonomik ve siyasi ilişkilerle kazanımların olduğu bir dönemdeyiz. Tüm bu iyi ilişkilerin yanı sıra kardeşlerimizin en zor zamanlarında yanında olmaya ve onlarla bilgi ve tecrübelerimizi paylaşıyoruz.

O Coğrafyalarda Yeniden ‘Biz Varız'  ve ‘Geri Döndük' Diyebiliyoruz

Bugün Türkmenistan'dan Moğolistan'a kadar Türk tarihinin izlerini süren ve onu yeniden dünya mirasına kazandırmaya çalışan; eğitimden sağlığa,  tarımdan kültürel miras alanına kadar birçok sektörde projeler üreten bir TİKA var. Etiyopya'nın Harar Şehrinde yaşayan Harar Türklerinden Moğolistan'daki Dukha Türklerine kadar soydaşlarımızla yeniden bağlar kurduk. Tuva Türklerinin, kendi dillerini gelecek nesillere aktarabilmeleri için yapılan çalışmalara destek verdik. Türk Dünyası Tarihi için çok önemli bulgulara eriştiğimiz Altay Dağları arkeolojik kazılarımız devam ediyor.

Çalışmalarımızı Heyecanla Sürdürüyoruz

Türklere ait eski eserler konusunda ne tür çalışmalar yaptınız?

Türk Medeniyetinin en eski yazılı kaynakları olan Moğolistan'daki Orhun Yazıtları, Bilge Tonyukuk Anıtları bizim dönemimizde koruma altına alındı, o eserlerin sergilendiği müzeler yine bu dönemde inşa edildi.  O eserlerin bulunduğu boş ve zorlu araziye son derece modern yolları biz inşa ettik, çevre düzenlemelerini biz yaptık. Şimdi, Bilge Kağan için inşa ettiğimiz müzenin ardından Bilge Tonyukuk Anıtları için de bir müze inşaatı için çalışmalara başladık.  Türkmenistan'ın tarihi Merv şehrinde yer alan Büyük Selçuklu Hükümdarı Sultan Alparslan'ın Türbesinin bulunup yeniden inşa çalışmalarını heyecanla sürdürüyoruz.